Günümüz mazlumlarına ....”VED DUH”
Bazı sabahlar vardır, güneş doğar ama içinize doğmaz. Gün aydınlanır, fakat sizin için gecenin koyu karanlığı sürer. İşte tam da o anlarda Duha Suresi yankılanır gök kubbede:
“Andolsun kuşluk vaktine ve sükûna bürünen geceye!”
Duhâ, benim duâmdır. Yalnızlığımın ve karanlığımın sığınağıdır.
İnsan bazen kırılır. Bazen bir cümleyle, bazen bir bakışla, bazen hayatın sert yüzüyle. Kendini unutulmuş hisseder. Çaresizlik gelir ve yüreğe çöreklenir. Sanki ne dua kabul olur, ne umut yeşerir. İşte Duhâ Suresi tam o an iner insanın kalbine.
Peygamber Efendimiz (SAV) bile bir dönem bu sessizliğe düşmüştü. Bir süre vahiy kesilmişti. Yüreğine bir yalnızlık çökmüştü. O’nun hakkında ileri geri konuşanlar olmuştu. Tam da bu sırada bu sure inmeye başladı.
“Rabbin seni ne terk etti, ne de sana darıldı!”
Bu ayet, sadece Peygamberimize değil, yüzyıllardır her yalnız kalana, her umut bekleyene iniyor aslında. Herkesin bir “duhâ vakti” vardır; yani karanlığın ardından gelen sabahı. Her gecenin bir sabahı olduğu gibi, her sıkıntının da bir ferahlığı vardır.
Bugün sokaklarda, işyerlerinde, evlerin odalarında bu ayetin özlemiyle yaşayan binlerce insan var. Pandemiler, ekonomik krizler, savaş haberleri, kaygı bozuklukları, tükenen psikolojiler…
Gençler umutsuz. Yarınını göremeyen milyonlar var.
İşte Duhâ tam da bu zaman için:
“Şüphesiz ki sonun, önünden daha hayırlıdır.”
Bu ayet, umut aşılayan bir müjdedir. “Bugün böyle ama yarın daha güzel olacak” diyen bir dokunuştur. Ne güzel teselli!
Ardından gelen ayet ise bir sorumluluk yükler:
“Öyleyse yetimi sakın ezme! İsteyeni sakın azarlama! Rabbinin nimetini anlat da anlat!”
Yani “kendi derdine gömülme” der bu ayetler. Yetimi koru, isteyeni geri çevirme, nimetlerini hatırla. Bugün hâlâ yanı başımızda sessiz çığlıklar var. Kimi yetim, kimi garip, kimi sessiz bir isyanla yaşamaya tutunuyor.
Sen hâlâ nefes alabiliyorsan, şükret; ama aynı zamanda kapını da, kalbini de başkalarına arala.
Duha Suresi bir duadır, bir tesellidir, bir eylem çağrısıdır.
Ümitsizliğin zirvesine çıkmış ruhlara; “Sen terk edilmedin” der.
Geceye gömülen yüreklere; “Bu gece bitecek” diye fısıldar.
İçimize çöken sessiz fırtınalara; “Kalk, yetime uzan, isteyeni geri çevirme, hâlini anlat, şükret” diye seslenir.
![]()
Bugün toplum olarak, birey olarak bu çağrıya çok ihtiyacımız var.
Sadece bireysel teselli değil, sosyal sorumluluk da var bu surede.
İyilik kapılarını kapatan, kalplerini mühürleyen insanlara diyor ki:
“Sen hatırlandın, sen unutulmadın. Artık başkalarını da unutma.”
İşte bu yüzden Duha Suresi, sadece bir ayetler bütünü değildir;
O, bugünün kaygılı insanına inen bir sabah müjdesidir.
Şimdi sor kendine:
Bugün kime güneş oldun?
Hangi yetimin başını okşadın?
Hangi kalbe teselli verdin?
Karanlığın ardından gelen o kuşluk vakti belki de senin bir tebessümünde saklıdır.
Unutma…
“Rabbin seni terk etmedi.”