Cumhuriyetimizin temellerini oluşturan özgürlük ve hürriyet kavramları, sadece siyasi metinlerde yer alan soyut kelimeler değildir. Onlar, her bir vatandaşın nefes aldığı, düşündüğü, ürettiği ve yaşadığı ortamın kalitesini belirleyen, canlı ve dinamik değerlerdir. Bir eğitimci olarak, bu değerlerin en verimli şekilde yeşerdiği toprağın ise eğitim yuvalarımız olduğuna inanıyorum.

Cumhuriyet, bize sadece bir yönetim biçimi sunmakla kalmadı; aynı zamanda bireyin aklını özgürleştiren, potansiyelini gerçekleştirmesi için eşit fırsatlar tanıyan bir felsefenin kapılarını araladı. Hürriyet ise bu felsefenin motorudur; sorgulamayı, eleştirmeyi, farklı fikirleri hoşgörüyle dinlemeyi ve bireysel sorumluluk almayı gerektirir.

Güncel Olayların Işığında Özgürlük

Günümüzde tanık olduğumuz gelişmeler, bu temel değerlerin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Ekonomik dalgalanmalardan bölgesel gerilimlere, sosyal medyada ifade edilen görüş çeşitliliğinden (ve bazen kutuplaşmasından) bilim ve teknolojideki hızlı ilerlemelere kadar her olay, bireyin ne kadar bilinçli, eleştirel ve özgür bir zihinle donatılması gerektiğini gösteriyor.

Örneğin, teknolojinin getirdiği bilgi akışı hızı, bizi bir yandan dünyaya açarken, bir yandan da doğru ile yalanı, önemli ile önemsizi ayırt etme sorumluluğuyla karşı karşıya bırakıyor. İşte tam bu noktada, eğitimin rolü hayati önem taşıyor. Eğitim, bireye sadece bilgi yüklemek değil, o bilgiyi sorgulama cesareti ve hür vicdanla analiz etme yeteneği kazandırmaktır.

Bunun yanı sıra, yakın zamanda tanık olduğumuz zorlu sınamalar (doğal afetler, toplumsal dayanışma gerektiren anlar vb.), bize bireysel özgürlüğün toplumsal sorumlulukla nasıl iç içe geçtiğini hatırlatıyor. Gerçek hürriyet, sadece kendi haklarını savunmak değil; aynı zamanda başkalarının haklarına saygı duymak ve toplumun iyiliği için sorumluluk alabilmektir. Bu da ancak, demokrasi kültürünün okul sıralarından başlayarak içselleştirilmesiyle mümkündür.

Eğitimin Rolü: Zihinsel Zincirleri Kırmak

Eğitim, cumhuriyetin vaat ettiği özgür bireyi yetiştirmenin anahtarıdır. Bir öğretmen, öğrencisine bir formülü öğretirken aynı zamanda ona düşünme yöntemini ve fikir özgürlüğünü de aktarır.

* Sorgulayan Nesiller: Eğitim, bireylere ezberden uzaklaşarak, "Neden?" diye sorma ve mevcut durumu geliştirmek için fikir üretme hürriyetini verir.

* Empati ve Hoşgörü: Farklılıklara saygı duyan, başkasının düşüncesini dinleyebilen bireyler yetiştirmek, hürriyetin toplumsal huzur içinde yaşanmasının ön koşuludur. Unutmayalım ki, bizimle aynı fikirde olmayanın da özgürce konuşma hakkını savunmak, en yüksek hürriyet erdemidir.

* Bireysel Sorumluluk: Özgürlük, sorumsuzluk değildir. Eğitim, bireye hür iradesiyle verdiği kararların sonuçlarına katlanma ve topluma karşı sorumluluklarını yerine getirme bilincini aşılamalıdır. Kendi hayatını yönetebilme becerisi, en büyük hürriyet göstergesidir.

Eğitim kurumlarımız, genç beyinlere sadece ders kitaplarını değil, aynı zamanda Cumhuriyetin aydınlık fenerini taşımaları için gereken o sağlam karakteri, özgüveni ve eleştirel düşünce yapısını da sunmalıdır. Aksi takdirde, en ileri teknolojiye sahip olsak bile, zihni zincirlenmiş bir toplumun ilerlemesi mümkün değildir.

Geleceğin Özgür Vatandaşları

Cumhuriyetin bize armağan ettiği özgürlük ve hürriyet mirasını korumak, sadece geçmişi anmakla olmaz; onu her gün, her an, eğitimle, bilinçle ve sorumlulukla yeniden inşa etmekle olur. Bize düşen, bu değerleri koruyarak, düşüncesi prangalanmamış, vicdanı hür, bilgiyle donanmış ve dünyayı anlayan yeni nesiller yetiştirmektir.

Geleceğin dünyasında var olabilmek, ancak ve ancak fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür nesillerle mümkündür. Bu da en başta, eğitime ve dolayısıyla bireyin temel hak ve özgürlüklerine verdiğimiz değerle ölçülecektir.

Saygılarımla,

Şeyda Öğretmen