Bu aralar Destek Eğitim Genel Müdürlüğü’nün “Yeşil Vatan Projesi” kapsamında öğrencilerin 11 Kasım Ağaç Dikim Günü’nde ellerinde fidanlarla toprağa eğildiğini görünce, aklıma birden Tuğba Ağacı geldi. Toprağa dokunan her küçük el, aslında gökyüzüne uzanan bir dua gibiydi. Belki farkında değillerdi ama diktikleri her fidan, insanın kök arayışının, dünyaya anlam katma çabasının sessiz bir simgesiydi. İşte o an düşündüm: Eğitim de aslında bir ağaç dikimidir. Ve hepimizin, bir Tuğba Ağacına ihtiyacı var.
Kökleri Gökte, Dalları Yerde Bir Ağaç
Tuğba Ağacı, cennetin sembollerindendir. Kökleri gökte, dalları yeryüzüne salınmış, gölgesiyle huzur veren, meyvesiyle doyuran bir ağaç... Bu ağaç, yalnızca dini bir anlatı değil; bilgeliğin, anlamın ve ilahi denge arayışının metaforudur. İnsanın da tıpkı o ağaç gibi kökleri manada, dalları hayatta olmalı. Yani bilgiyle inanç, emekle değer, düşünceyle üretim birbirine karışmalı. Çünkü insanın kökü anlamda, meyvesi eylemdedir.
Emrullah Efendi ve Tuğba Ağacı Teorisi
Osmanlı’nın son döneminde yetişmiş bir eğitim düşünürü olan Emrullah Efendi, eğitimi ilk kez Tuğba Ağacı’na benzetmişti. Ancak bu sadece bir sembol değil, bir eğitim felsefesi devrimiydi.
O dönemde herkes eğitimin aşağıdan yukarıya kurulması gerektiğine inanıyordu: Önce ilkokul, sonra ortaokul, lise, üniversite… Ama Emrullah Efendi buna itiraz etti: “Eğitim Tuğba Ağacı gibi olmalıdır,” dedi. “Kökleri gökte, dalları yerde olmalı.”
Yani eğitim, yukarıdan—ilimden, bilgelikten, düşünceden—başlamalıydı. Toplumu dönüştürecek olan, önce düşünen, sorgulayan, ışık taşıyan insanlardı. Onlar gökten kök salacak, dallarıyla halka, çocuklara, geleceğe uzanacaktı.
Bugün hâlâ bu fikir geçerliliğini koruyor. Çünkü biliyoruz ki eğitim sadece bilgi değil, anlamla kurulan bir bağdır.
Kökleri Gökte Bir Eğitim Anlayışı
Bir eğitim sistemi, sadece sınav başarısına değil insanın derinliğine dokunabiliyorsa; sadece zekâyı değil kalbi de eğitebiliyorsa, işte o zaman Tuğba Ağacı gibi olur: Kökü gökte, meyvesi insanda.
Bugün çocuklarımıza bilgi öğretiyoruz, ama bazen anlamı unutturuyoruz. Ezberin gürültüsünde hikmeti, notların telaşında sevgiyi kaybediyoruz. Oysa her bilgi, bir değerle buluştuğunda kök salar. Her öğrenme, bir anlam kazandığında filiz verir.
Tuğba Ağacı işte bu dengeyi hatırlatır: Eğitim, sadece tohum ekmek değil, kökü göğe uzatabilmektir.
Tuğba Ağacı Projesi: Eğitime Yeni Bir Felsefe
Bir okul bahçesini düşünün… Ortasında bir Tuğba Ağacı (Tasvir) “Düşünme Köşesi” dikilmiş. Öğrenciler gölgesinde oturmuş, hayatı konuşuyorlar: “Benim köküm nerede? Hangi değerlerle büyüyorum? Meyvem ne olacak?”
Bu sorularla başlayan bir öğrenme yolculuğu, ezberden çok anlam, yarıştan çok iyilik üretir.
Her okulun bir “Tuğba Ağacı Projesi” olabilir:
- Kökleri: Değerler, erdem, felsefe, kültür
- Gövdesi: Bilim, araştırma, üretim
- Dalları: Topluma fayda, doğa sevgisi, sanat, paylaşım
- Meyvesi: İyi insan
Eğitim, işte bu döngüde yeniden can bulur. Tıpkı 11 Kasım’da toprağa dikilen fidanlar gibi… Küçük ama köklenmeye kararlı, sessiz ama büyümeye niyetli.
Herkesin bir Tuğba Ağacına ihtiyacı var. Çünkü insanın yeri toprakta değil, anlamda kök salmaktır. Bir toplumun da geleceği, kökü gökte olan bir eğitim anlayışından filizlenir.
Emrullah Efendi’nin bir asır önce söylediği söz bugün daha da güçlü yankılanıyor: “Eğitim, gökten yere inen bir ışıktır.”
O ışığı yeniden yakmanın tam zamanı. Belki bir okul bahçesinde, belki bir çocuğun kalbinde… Kim bilir, belki senin diktiğin o küçük fidan, yarının Tuğba Ağacı olur.