Sabah derse giriyorum, sınıf dolmuş. Çocukların kafalar eğik.

Kulaklıklar takılı, suratlarda o bildiğiniz “ben bu dünyaya ait değilim” ifadesi.

Sınıfa bir “günaydın” diyorum, dönüp bakan yok.

Belki sandılar ki o arka fonda dönen şarkının intro’sudur.

Bir süre bekliyorum.

En sonunda bir kulaklığa uzanıyorum:

“Hocam bir dakika, nakarata geldik…”

Aaa, pardon tabii. Nakarat kutsaldır. Nakarat, bu çağın gençliğine adeta bir dua gibi. Ne var ki, o duanın sözlerinde “aşk”, “hayal”, “umut” yok.

Birçok öğretmenin yaşadığı durumu anlattım. Peki ne var bu müzik (!) denilen şeyde?

Küfür var.

Cinsellik var.

Uyuşturucu var.

Şiddet var.

Kadını, insanı, hayatı aşağılayan cümleler var.

Annenin ve babanın arkasından iş çevirme var.

Kandır gitsin, ne olacak var.

Eğlenmene bak, boş ver var.

Silah desen o zaten var.

Konserlerinde hep kavga var.

Yani var oğlu var.

Ama sorun değil, değil mi?

Çünkü biz özgür bireyleriz.

Ne istersek onu dinleriz.

 “Hocam, bu sadece bir şarkı.”

Evet, sadece bir şarkı.

Sadece bir şarkı.

Sonra bir şarkı daha.

Sonra bir gün o şarkıların dünyasında yaşamaya başladın mı iş işten geçmiş olur. .

Bugün bu şarkılarda, “ben istediğimi yaparım, bana kimse karışamaz” teması var.

Suç işlerim, bana bir şey olmaz zihniyeti.

Zaten çoğu şimdiden oraya geçmiş durumda.

Ters bakan birine 3-5 bıçak darbesi. O kadar sıradan ki artık. Amaçsız, duygusuz bir tür.

Sigara değil esrar tüten okul bahçelerinde, elinde bıçakla gezen gençlerin fonda dinlediği şarkıya bir bakın bakalım.

Müzik listesi, suç listesinin fragmanı.

Kadınlar…

Onların bu şarkılarda geniş yer tutuyor.

Bir obje.

Arzu nesnesi.

Yeri geldiğinde hakaret edilen, yeri geldiğinde satır arasında yok sayılan. Yatakta iyi olması beklenen.

Kandırılmaya müsait.

Kandırılmasa yenisini buluruz kral!!! Bize manita  mı yok?

Bize güzel bir gelecek vaat eden şarkılar (!)

Biliyorum, hemen şöyle savunmalar gelecek: “Hocam, siz çok abartıyorsunuz.”

Ah evet, ben hep abartırım zaten.

“Gençliğin ruhuna işleyen kelimelerden bir şey çıkmaz , sadece eğleniyorlar.”

 “Sözleri boşverelim, ritim güzel (!) “

Ama sevgili gençler,

bir eğitimci olarak şunu özellikle söylemek istiyorum:

Müzik ruhun gıdasıdır derler ya bizden öncekiler, siz bu kadar çürük malzemeyle ruhunuzu beslerseniz; yarın ruhunuz açlıktan ölür. Benden söylemesi. Gerçi telefonlarınızı tiktokvari uygulamalar yerine birkaç dakika haber okuyarak geçirirseniz zaten onlarca ölü ruh görürsünüz.

Bu yazıyı okuyan anne-babalara, eğitimcilere, hatta sanatçılara da sesleniyorum: Yasaklayarak bir yere varamayız, doğru. Ama susarak, görmezden gelerek  nereye varacağız ?

Bu şarkılar neyi çoğaltıyor, neyi normalleştiriyor, bir dönüp bakmamız gerek.

Çünkü biz müdahale etmezsek, gençlerimizin en iyi öğretmeni o şarkılar olacak.

Ve finalde nakarat şöyle bitecek:

“Kaybettik, kaybettik, kaybettik…”

The end kral, yani zil zurna kalem

Beni buldu elem.

Elem elem

Okey okey

Big kaos big kaos kral.