Evlerde her akşam sahne aynı.
Mutfakta kaynayan sudan daha hızlı kaynayan sesler, salonda bir çocuğun donuk bakışları ve çantasının ucundan fırlamış bir ödev kağıdı…
“Yine yapmamışsın ödevini, bıktım artık!” cümlesiyle başlayan ve nihayetinde“Ben senin yaşındayken…” diye devam eden bir konuşma.Komşu ve akraba çocuklarıyla kıyaslamalar da vardı araya kaynamasın.
“Bu çocuk hiç çalışmıyor öğretmen hanım!” noktasında birleşen klasik bir ev-öğretmen-çocuk üçgeni.
Bir zamanlar bu üçgenin adı sevgi idi. Şimdi oldu mu “Suç Üçgeni”
Sahi bu ödev kimin ödeviydi ?
Öğrencinin mi, annenin mi, babanın mı, yoksa “Veli WhatsApp Grubu”nun en aktif annesinin mi? (Hele o gruplar yok mu o gruplar )
Bazı evlerde ödev sadece çocuk için bir görev değil, ailenin saygınlık meselesidir.
Çocuk ödevini yapmasa sanki soyadı lekelenecek.
Çocuk ile sonuç elde edemeyince iş başa düşer.
Anne hemen Google’a sarılır: “5. sınıf fen bilimleri konu anlatımı”, ardından YouTube: “ 5. Sınıf matematik kesirler” hooop bir saate anne görevini yapar ve ödevler tamam.
Baba ise daha pratik: ChatGPT’ye sorar.
Veliler öğrenciden daha hevesli sanki.
Sonuç: Ödev yapıldı.
Ama kim yaptı?
Cevap: Çocuğun bilinci dışında bir Kolektif Bilinç.
Öğretmenler de masum değil.
Öğrenciyi anne-babaya şikâyet etti mi, yükü sırtından atmış gibi bir rahatlama…
“Ben daha önce size kaç defa söyledim, bu çocuk evde ödevlerini yapmıyor!” Bu cümle, herhangi bir başarısızlıkta veliye söyleniyor. Öğretmen sorumluluğunu hatırlatmış oluyor, velinin cevabı ise uyarıyı -kabul ettim- oluyor.
Ama çocuk? Çocuk yok ortalıkta.
Sonra ne oluyor?
Ebeveyn, özel öğretmen peşinde.
“Bire bir ders alsa toparlar mı?” diye umutla sorarken, çocuk telefonda “ben buradan nasıl kaçarım”ın yollarını arıyor.
TikTok algoritması çok daha merhametli çünkü; puan istemiyor, ödev vermiyor. Fonda cezbedici müzikler.
Dahası seni olduğun gibi kabul ediyor.
Instegram zaten rengarenk.
Bilgisayar oyunları ise çok daha heyecanlı.
Veli baskı yaptıkça video izleme süresi artıyor. Öğretmen aile ile tehdit edince çocuk oyunlarda öldürdüğü karakterlerden alıyor hırsını.
Sözün özü; ödev ,sorumluluğun provasını yapmaktır. Çocuğun ödevi, çocuk içindir.
Anne-babanın değil.
Bırakın yapmasın. Bırakın yanlış yapsın.
Ki hatasından öğrenebilsin. Hata yapmasına izin verilmeyen çocuk, yalan söylemeyi öğrenir.
Öğretmenler, veliyi değil çocuğu muhatap alın. Her ödev bir not değil, bir izdir.
İz sürmeyi bilen öğretmen, çocuğun zihnine ulaşır.
Aksi halde veliye şikayet etmek, sadece pedagojik kaçak dövüştür.
* Veliler, öğretmenle işbirliği yapmalı, suç ortaklığı değil.
* Çocuğun yapmadığı ödevi gizlice tamamlamak, onun öğrenmesini değil sadece geçici huzurunuzu sağlar.
*Ama ilerde huzurunuzu kaçıracak sorunları büyütür.
İronik ama gerçek: En çok ödev yapan çocuklar değil, ödevleri yapan anneler tükenmişlik sendromuna giriyor. Çünkü ödev bitiyor, ama maalesef stres bitmiyor.
Günde 20 dakika birlikte kitap okuyun, ödevden çok daha kalıcı etkisi olur.
Çocuğu kitap okumaya teşvik edin ödev yapmadı diye hırpalamak zorunda kalmayın.
Eğer çocuk her gün “Bugün de mi ödev var?” diye hayretle soruyorsa, sistemin değilse de yöntemin gözden geçirilme zamanı gelmiştir.
Unutmayın, ödev değil, özen eksikliği çocukları geleceksiz bırakır.
Not : “Ödev” kavramı yerine “Görevim” kavramı kullanılmaya başlandı ama konunun anlaşılması adına ödev kavramını yazıda tercih ettim.