Cumhuriyet Halk Partisi , tarihi boyunca çeşitli iç krizler ve dönüşüm sancıları yaşadı. Ancak bugün içinde bulunduğu eşik , yalnızca bir liderlik tartışmasının ötesinde. Yargı süreçleriyle gölgelenen kurultay , parti içi hizipleşmeler ve halkla bağ kurmakta yaşanan güçlükler; CHP’nin artık sadece bir genel başkan değil , yeni bir siyasi anlayış aradığını gösteriyor.
Bu bağlamda dikkat çeken bir isim , giderek daha fazla gündeme gelmeye başladı: Vahap Seçer.
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak yürüttüğü görevle sadece yerel başarıyı temsil etmiyor ; aynı zamanda , partinin ihtiyaç duyduğu yeni liderlik modeline dair ipuçları da sunuyor.
Sessiz Bir Güven İnşası
Vahap Seçer, Mersin’de yürüttüğü belediyecilikle geniş bir toplumsal takdir kazandı. Üstelik bu takdir yalnızca CHP seçmeninden değil; farklı siyasi eğilimlerden yurttaşlardan da geliyor. Sosyal yardımlardan ulaşım yatırımlarına, tarımsal desteklerden mali dengeye kadar geniş bir alanda istikrarlı bir yönetim modeli sergileyen Seçer , halkta “bu isim ülkeyi de yönetebilir” duygusu yaratabilen ender figürlerden biri.
Bugün CHP’nin sorunu, yalnızca lider bulmak değil; güven duyulacak bir siyasi yüz çıkarabilmek. Seçer’in yükselişi, tam da bu boşlukta anlam kazanıyor.
Kutuplaşmaya Karşı Sakin Güç
Kurumlarla Uyum , Toplumla Güven İnşası Vahap Seçer’in dikkat çeken bir diğer özelliği ise, merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki gerilimlerin aksine , kamu kurumları ve yerel paydaşlarla kurduğu diyalog odaklı ilişki tarzıdır. Mersin Valiliği başta olmak üzere , çeşitli kamu kurumlarıyla yürütülen koordineli çalışmalar , Seçer’in krizleri büyütmeden çözme becerisini ve kapsayıcı yönetim anlayışını gözler önüne seriyor. Vali ile birçok programda yan yana durması , halk nezdinde “birlikte yönetme” anlayışının somut bir göstergesi olarak algılanıyor. Bu tarz işbirlikçi yaklaşım, siyaset üstü bir sorumluluk bilinciyle hareket ettiğinin en önemli göstergelerinden biri olarak öne çıkıyor.
Türkiye’nin siyasal yorgunluğu her geçen gün daha da derinleşiyor. Toplumun temel beklentisi artık kavga eden değil, sorun çözen bir siyaset. Seçer’in siyasette kullandığı dil; çatışmadan uzak, kapsayıcı ve kararlı. Bu yaklaşım, sadece partiyi içten toparlama potansiyeli taşımaz; aynı zamanda toplumsal merkezde yeni bir umut yaratabilir.
Parti içi hizipçilikten uzak durması , halktan kopuk bir teknokrat görüntüsü vermemesi ; onu partide “birleştirici figür” olarak düşündüren önemli nitelikler arasında.
İdeolojik Değil, Üretken Siyaset
Seçer’in başarısı klasik ideolojik sloganlarla değil, hizmet ve üretim temelli bir pratikle şekilleniyor. Bu siyaset anlayışı; Türkiye’nin ekonomik ve sosyal sorunlarına çözüm üretebilecek bir liderliğin habercisi olarak yorumlanıyor.
Toplumun bugünkü önceliği net: “Kim çözüme yakın duruyorsa, kim yönetebileceğini gösteriyorsa o öne çıksın.” Seçer’in isminin daha çok anılması, bu beklentinin doğal bir sonucu gibi görünüyor.
Sonuç: Seçer Formülü Neyi Değiştirir?
CHP’de 30 Haziran'da mahkemenin Kurultay ile ilgili vermesi beklenen karara göre genel başkanlık bilmecesi cevap bekleyen en önemli konu. Kemal Kılıçdaroğlu geri mi dönecek ? , Kayyum mu atanacak ? , yoksa Özgür Özel mi devam edecek ? Bir başka formül ise partiyi bölünmeden kurtaracak , birleştirici bir başka isim mi ortaya çıkacak ?
CHP'lilerin ekseri çoğunluğunu beklediği kriz anlarında serinkanlı kalabilen , birleştirici , geleceği kurabilecek dürüst bir yönetim anlayışı ve lider.
Seçer belki henüz böyle bir iddianın içinde değil. Ancak adı , bugün artık bir kariyer hedefi olarak değil , bir zorunlu yön değişikliği ihtiyacı üzerinden konuşuluyor.
O halde sormakta fayda var:
Vahap Seçer neden olmasın?
Belki de CHP’nin aradığı cevap, çoktan Mersin’den yola çıkmıştır.