Yazımın kastı eski zamanlarda daha çok deneyimlediğimiz sirk maceraları anlatmak değil. Sirklerde insanların etkilendiği o gösteriler sırasında bir anlık zaaflarından faydalanan tiplerin günümüz versiyonlarına dikkat çekmek istiyorum.

Topluca gerçekleştirilen her eylem ve aksiyonda iyi niyetli kişilerin olduğu gibi kötü niyetli kişilerin de olması muhtemeldir. Toplumda iyi ile kötünün yarışı insanlık tarihi kadar eskidir. Şimdi düşünün bir sirke gittiniz ve ip üzerinde adeta fizik kurallarını alt üst eden bir cambazı hayretler içerisinde izlerken bir de bakmışsınız cüzdanınız yok.

Şimdi bu sizin suçunuz mu, cambazın suçu mu, yoksa sizin duygularınızı manipüle eden hırsızın suçu mu? Buna siz karar verin.

Konuyu kararlarımıza getirelim.

Hayatta verdiğimiz kararların doğru ve isabetli olması için ölçüp biçerek konunun etraflıca düşünülmesi gerekmektedir. Kafamızı kurcalayan meselenin gerekirse dost veya aile meclislerinde tartışılarak irdelenmesi ve bu ortak akıl sonucunda birey olarak düşünülerek alınan karar, en doğrusu olacaktır.

Yanlış kararlar genellikle anlık alınan kararlardır diyebiliriz. Peki anlık alınan ve çoğunlukla yanlış olma ihtimali olan bu kararları hangi duygu durumlarında alırız? Sorumuzun cevabı aslında yukarıda yazdıklarımda var fakat biz birkaç örnekle anlatalım.

Diyelim ki bir trafik kazası geçirdiniz. Olayın şokunu üzerinizde hissettiğiniz ve değişik duygu durumlarıyla baş etmeye çalıştığınız anlardaki refleksleriniz ve fiilleriniz; kırıcı, üzücü, hatta geri dönülemez sonuçlar içerebilir. Öfkeyle kalkarsanız zararla oturursunuz. Duygu durumlarındaki ani değişimler sizi yanlışa itebilir.

Başka bir örnek şöyle olsun. Mesela bir yakınınızı kaybettiniz bu durumda doğal olarak üzülür ve kaybınız için ağlarsınız. Fakat cenaze törenlerinde gülen bir kişiyi görürseniz de şaşırmayın derim. Çünkü yine bu duygu durum bozukluğu ile insanlar olması gerekenden farklı tepkiler verebilirler.

İki örnekte de belirttiğim gibi duygularımız; iş, eylem ve söylemlerimizde doğrudan etkilidir. Yani aklıselim bir zamanda yapmayacağımız bir hareketi, söylemeyeceğimiz bir sözü, duygusal mekanizmalarımız karıştığı zaman gerçekleştirebiliriz.

Peki bunun konumuz ve başlıkla ne alakası var?

O zaman başa dönelim. Siz sirkte ip cambazını izlerken cüzdanınızı çalan hırsız muhtemelen sizin dikkatinizin dağınık olduğunu ve hayretle başka bir alana yöneldiğinizi bildiği için doğru zamanda ve el çabukluğuyla hırsızlığı yapar.

'Cambaza bak, cambaza!' diyen kişi de yine muhtemeldir ki o hırsıza yardım ve yataklık eden birisidir. Malum ülke olarak seçim atmosferini canhıraş bir şekilde yaşadığımız bugünlerde gördüğüm manzaraya eş olarak bu konu aklıma geldi.

Teşbihte hata olmasın ama 'Cambaza bak, cambaza!' deyimi de bugünleri anlatır bir sözdür diye düşünüyorum. Tabii ki amacım siyaset yapmak değil fakat insanların sığ siyaset ve hamasi sözlerin etkisiyle bıçak gibi bilenerek, bir diğerini ötekileştirip, kendisi gibi düşünmeyene tahammül etmediğini gördüğümde üzülmüyor değilim.

Bir partinin destekçisi, mesnetsiz sözler ve ithamlarla diğer partileri karalayarak oy devşirmeye çalışır ve bu sayede kendi partisine mensup kişileri konsolide etme gayretine düşerse belki kısmen kendini başarılı görebilir fakat madalyonun diğer yüzüne de bakması gerekir.

İtham ettiği siyasi parti veya kişilerin haklarını yemiş ve birçok insanı bu kişilere karşı yersiz yere kin ve nefrete itmiştir. Bilin ki bu kişi bu yalan ve iftiralarla sizin duygu durumunuzdan faydalanmak isteyen 'Cambaza bak, cambaza!' diyen kişi ile aynı kişidir.

Yani 'Cambaza bak, cambaza!' diyen kişilere itibar ederseniz sizin bir anlık gafletiniz, aklıselimden uzak kalmanızı ve sizi siz yapan duygu durum bozukluklarıyla yanlış kararlar vermenizi de sağlayacaktır.

Bu durumda ne yapmalıyız?

Manipülasyonların, algı oyunlarının ve dezenformasyonun cirit attığı bu ortamda sırf bir oy fazla almak uğruna sizi yönlendirmeye çalışan kötü niyetli kişilerin oyununa gelmeyiniz yoksa; en yakın arkadaşınızla küs, akraba veya komşularınızla kavgalı veya etnik/dini kökeni sizin gibi olmayan bir grupla düşman hissetmeniz an meselesidir.

Böylesi ortamlarda sizin duygusal reflekslerinizi kullanmak isteyen bu kişi veya gruplar için öneminiz; akrabanız, arkadaşınız veya bir bayrak altında kardeşçe yaşadığımız herhangi bir şerefli Türk vatandaşından daha azdır. Siz siz olun aklıselimi elden bırakmayarak oy vereceğiniz partinin adayları dahil olmak üzere programını ve söylemlerini inceleyin.

Bilgiye erişmenin böylesine kolaylaştığı bir ortamda bunu yapmanız çok da zor olmayacaktır. Milli veya dini hassasiyetinizi manipüle eden, etnik köken üzerinden halkı kin ve nefrete iten, bilimden / sanattan uzak ve gelecek vaat etmeyen kişilerden gelen telkinleri dikkate almayın. Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu seçimlerle ilgili 'Seçimler kavga aracı olmasın. Sel gider kumu kalır. Bu seçim de gidecek sizler akraba olarak, komşu olarak kalacaksınız...'' diyerek konuyu ne güzel özetlemiş.

Ülkemizde de seçimlerin vaat eksenli ve afaki bir süreç olmamasını temenni etsem de vaki olan ortam maalesef kaygılarımı yükseltti. Oysaki birçok medeni toplumda demokrasinin önemli bir aygıtı olarak seçimler; gayet şeffaf bir ortamda, kişi hak ve özgürlüklerine daha çok dikkat edilerek ve adalet duygusunu sarsmadan gerçekleştirilmektedir.

Cumhuriyet tarihimizde yapılan tüm seçimlerde halkımız üstün ferasetiyle kendisini yönetecek parti ve kişilere oy vererek refleksini göstermiştir.

Sosyal medya, geleneksel medya, TV, vb. hangi platformda olursa olsun, hangi parti veya kişiden gelirse gelsin; akıl dışı, hayatın olağan akışına aykırı, yalanlarla süslü ve gerçekten uzak her söze inanarak cambaza bakarsanız; birey olmaktan çıkar, mensup olarak düşünmeye başlar ve kolay yönlendirilen biri olarak süreç sonunda hem kendiniz hem de ülkeniz adına yanlış eylemlerde bulunabilirsiniz.

Cambaza bakmayın yoksa siz, siz olmazsınız.

Kısaca özetlemek gerekirse aklınızı kullanın ve sizi etkilemeye çalışarak duygu durum bozukluğunuzdan faydalanmak isteyen kişi veya gruplardan gelen sözün kimden geldiği değil, kimin işine yaradığına odaklanın yeter.

Demokrasinin taçlanacağı bir seçim olması dileğime ek olarak yeniden tekrarlıyorum. Cambaza bak, cambaza! diyen kişi sadece cüzdanını değil, duygularını da çalarak seni yönlendirmek istiyorsa sen de cambaza bakma değerli kardeşim, aklını kullan!

Sağlıcakla, hoşça kalın.