1992 yılında, yasal zemini olmadan başlayan bir yolculuktu bizimki. 1995’te anayasa engeli aşıldı, 2001’de 4688 sayılı sendika yasasına kavuştuk. 2010 referandumunda “Toplu Sözleşmeye de, Toplumsal Sözleşmeye de Evet!” diyerek, toplu görüşmeden toplu sözleşmeye evrildi hikâyemiz.

Ancak yıllar bize gösterdi ki; grevsiz toplu sözleşme eksik bir mücadele alanıydı. Türkiye’de memur sendikacılığı, işçi sendikacılığı gibi ayakları yere basan güçlü bir zemine kavuşamadı. Yasal boşluklar, siyasi iradeler tarafından bilinçli bir şekilde korunuyor gibiydi.

Her iki yılda bir tekrarlanan toplu sözleşme dönemleri, kamu çalışanları için kritik dönemeçlerdir. Çünkü o masa; emeğin, ekmeğin ve adaletin masasıdır. 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Memur-Sen olarak bu gerçeği yeniden haykırdık:

**4688 sayılı yasa değişmelidir. Toplu sözleşme masası sorunlara çözüm bulamamaktadır. Hakem heyeti ise noter gibi davranmaktadır.**

Genel Başkanımız Ali Yalçın, bu süreçte kamu çalışanlarının hakkını korumak için sınırları zorladı. Gerektiğinde rest çekti, gerektiğinde sahada kamu çalışanları ile bütünleşti. Basın, sosyal medya ve meydanlarda sergilediği duruşla “dosta güven, düşmana korku” verdi.

**Taleplerimiz**

• 2026 için: İlk altı ay 10.000 TL taban maaş artışı, %10 refah payı, %25 zam; ikinci altı ay %20 zam.

• 2027 için: İlk altı ay 7.500 TL taban maaş artışı, %20 zam; ikinci altı ay %15 zam.

Böylece 2026 için kümülatif %88, 2027 için %46 zam talep ettik. Makul, mantıklı ve toplumda karşılık bulan taleplerdi.

**Kamu İşveren Heyetinin Teklifleri**

• 12 Ağustos: %10 + %6 (2026), %4 + %4 (2027)

• 15 Ağustos: Aynı oranlara ek, taban aylığa 1.000 TL

• 18 Ağustos: %11 + %7 (2026), %4 + %4 (2027) ve taban aylığa 1.000 TL

**Bu teklifler kamu çalışanlarını mutlu etmekten uzaktı. Bu durumu Masada söyledik, sahada haykırdık. 81 ilde basın açıklamaları yaptık, nöbet çadırları kurduk. 7 büyük sosyal medya çalışmasıyla Türkiye gündemini salladık. Ankara’da ise 25 bin kişinin katıldığı sendikal tarihin en büyük mitingini gerçekleştirdik. Örgütlü gücümüzü kamu çalışanlarının hakkını korumak için sonuna kadar kullandık.**

**Hakem Heyetine Tarihi Rest**

Sonunda kritik bir dönemeçte, Kamu işveren heyeti son teklifini yaptı. Genel Başkanımız Ali Yalçın, Kamu işveren heyetinin son teklifini kabul etmiyoruz, bugüne kadar Kamu görevlileri Hakem Kurulu Kamu İşveren Hakem Kurulu olarak işlev gördü, hakkaniyetli karar vermek yerine Noterlik yaptı. “Hakeme güvenmiyoruz!” ve Hakeme başvurmayacağız diyerek ezberleri bozan bir çıkış yaparak sendikal tarihte yeni bir çığır açtı.

Bu tepki Sendika Yasası çıktığı andan bugüne kadar benzeri olmayan bir tepkiydi. Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın, Kamu İşveren Heyetine ve Hakeme, sözünü dudaktan gözünü budaktan esirgemeyen tavrı, Özgün ve özgür duruşunun Kamu çalışanlarının neredeyse tamamı tarafından takdirle karşılanması, bizleride gururlandırdı.

Süreç sona doğru ilerlerken bazı çevreler, art niyetli bir şekilde “Hakeme üye verilmemeli” yaygarası koparmaya başladı. Bu yaygarayı koparan sendikalar, kendilerinin yetkili oldukları dönemlerin tamamında Hakem ile görüşme yolunu seçmişken, Memur-Sen’e hakeme üye vermeyin diyerek süreci germeye çalıştılar.

**Memur-Sen tarihi sorumluluğun bilicinde olarak, geçmişte elde edilen onlarca kazanımın çöpe atılmaması için sorumlu davrandı ve Hakeme üye vererek hem 58 yeni kazanımı, hem de önceki sözleşmelerde elde edilen hakların korunmasını sağladı.**

**Mesele…**

Mesele, Memur-Sen’in toplu sözleşme sürecini destansı bir şekilde yönetmesidir.

Mesele, sokaklarda heba olan sloganlar değil, masada alın teriyle yoğrulan kazanımlardır.

Mesele, bağcıyı dövmeye çalışmak yerine , üzüm yemeye çalışmaktır.

Mesele, sorunları sadece dile getirmek değil, çözüm için akıl ve irade ortaya koymaktır.

Mesele çatışmacı bir şekilde değil, diklenmeden dik durarak kazanım elde etmektir.

**Son Söz **

**4688 sayılı sendika kanunu değişmediği sürece toplu sözleşme masası işlevsiz kalacak hakem kurulu tarafsız olamayacaktır.**

Bugün geldiğimiz noktada her şey çok açıktır:

8.Toplu sözleşme süreci çok başarılı bir şekilde yönetilmiş. Bu süreç toplu sözleşme tarihinin en güçlü çıkışlarının yaşandığı dönemlerden birisidir.

Bu güçlü çıkışlar Memur-sen Genel Başkanı Ali Yalçın tarafından; **Emekli açlık memur yoksulluk sınırının altına sıkışmışken, Sendikacıya düşen Maliyenin gerekçelerini değil, memurun gerçeklerini haykırmaktır. Sendikacıya düşen hükümetin doğrularını söylemek değil, hükümete doğruları söylemektir. Onun için biz, maliyenin gerekçeleri karşısında memurun gerçeklerini söyledik. Hükümetin doğruları karşısında hükümete doğruları söyledik. Ve doğruları söylemeye devam edeceğiz diyerek ** dile getirilmiş ve Toplu sözleşme tarihinde uzun yıllar hatırlanacak bir sözle bitirilmiştir.

Yazımı Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın tarihe not düşen o sözü ile bitirmek istiyorum…

4688 sayılı yasayla

**BURAYA KADAR… **