FAİK GÜÇLÜ
Köşe Yazarı
FAİK GÜÇLÜ
 

İYİLİK MELEĞİ : LİNA NASİF

Bir kente değer katan ya da onu değeli kılan yükselen binaları değildir.  Gösterişli alışveriş merkezleri değildir. Metroları değildir. Geniş caddeleri ve sokakları değildir.  Fabrikaları hiç değildir. Kenti kent yapan orada yaşayan insanlardır.  Onu yaşatan , soluyan insanlar. Geçmişten geleceğe taşıyanlar.   Hele bunlar arasında her adımını o kent için atmış insanlar varsa. Hele bunlar içinde sanatına , edebiyatına yön veren insanlar varsa. Her dilden, her kültürden , her dinden insanın yüreğine dokunan insanlar varsa. Mersin bu anlamda Türkiye’nin belki de en kıymetli kentlerinden.  Mersin’i Mersin yapan onlarca isim var.  Geçmişten bugüne hep kültürel yönüyle var olan bu kentin damarlarını oluşturan öncü isimlerden  Lina Nasif maalesef aramızdan ayrıldı. İyilik meleği, insan yürekli ve Mersin sevdalısıydı.  Hangi etkinliğe gitseniz karşınızda sizi selamlardı.  Kendi organizasyonu gibi sahiplenirdi. Mersin’in en önemli sanat oluşumlarında hep öncü olmaya çalıştı. Sokaklarda garibanların hemen yanıbaşındaydı. Kentin her metrekaresinde ayak izi olan Nasif ondan bahseden yazılarda Kanatsız Melek olarak tarif edildi.  Herkesi yüreğiyle kucaklayan , onlarla dertleşen ve yardımına koşan Kanatsız Melek. Vefat haberinden sonra sosyal medyada yüzlerce paylaşıma denk geldim. Öyle güzel ifadelerle anlatılıyor ki Nasif. ***************** Yaklaşık 25 yıl önce tanıştım onunla. İstasyon civarında sokak arasında yaklaştı ve “ Çocuk nasıl gidiyor işler. İyi mi? Ne kazanıyorsun?” dedi. Korkup kem küm etmiştim. Ufak tefek bir şeydim. 10 yaşlarındaydım. Paramı alacak zannettim.  “Oğlum ben Lina Ablan korkma. Bak ne diyeceğim. Fırsat bulursan kitap oku. Boya moya bir yere kadar. Dur çay söyleyeyim. İçelim.” Konuştuğumuz yere yakın bir çay ocağı vardı. İki üç adım atıp seslendi. Çay istedi. Çaycı hemen getirip  “ Abla afiyet olsun. “ dedikten sonra lafı uzatacak gibi olunca Lina “ Git millete çay yetiştir oğlum bizi bırak” (gülüşmeler) Kaldırımdaydık. Kıvrılıp bir kenara oturduk. Çay eşliğinde uzun uzun konuştu. Kitaplardan ve Mersin’den.  … Sonraki yıllarda hep karşılaştık. Her karşılaşmada da aynı sevgi , ilgi. Polifonik Korolar Derneğinde, İçel Sanat Kulübünde, Kültür Merkezinde, Ödül törenlerinde.  Ben büyüdükçe onu daha iyi anlamaya başlıyordum.  Şimdi Kanatsız Melek kanatlanıp aramızdan ayrıldı.  Geriye sevginin neler yapabileceğini öğreten yüzlerce anısı kaldı.  İyi ki Mersin’den İyi ki Türkiye’den İyi ki dünyadan Lina Nasif geçti.  Yüreğimize dokunup geçti.  İnsanı çıkarsız sevip geçti. 
Ekleme Tarihi: 13 Aralık 2021 - Pazartesi
FAİK GÜÇLÜ

İYİLİK MELEĞİ : LİNA NASİF

Bir kente değer katan ya da onu değeli kılan yükselen binaları değildir. 
Gösterişli alışveriş merkezleri değildir.
Metroları değildir.
Geniş caddeleri ve sokakları değildir. 
Fabrikaları hiç değildir.
Kenti kent yapan orada yaşayan insanlardır. 
Onu yaşatan , soluyan insanlar. Geçmişten geleceğe taşıyanlar.  
Hele bunlar arasında her adımını o kent için atmış insanlar varsa.
Hele bunlar içinde sanatına , edebiyatına yön veren insanlar varsa.
Her dilden, her kültürden , her dinden insanın yüreğine dokunan insanlar varsa.
Mersin bu anlamda Türkiye’nin belki de en kıymetli kentlerinden. 
Mersin’i Mersin yapan onlarca isim var. 
Geçmişten bugüne hep kültürel yönüyle var olan bu kentin damarlarını oluşturan öncü isimlerden  Lina Nasif maalesef aramızdan ayrıldı.
İyilik meleği, insan yürekli ve Mersin sevdalısıydı. 
Hangi etkinliğe gitseniz karşınızda sizi selamlardı. 
Kendi organizasyonu gibi sahiplenirdi.
Mersin’in en önemli sanat oluşumlarında hep öncü olmaya çalıştı.
Sokaklarda garibanların hemen yanıbaşındaydı.
Kentin her metrekaresinde ayak izi olan Nasif ondan bahseden yazılarda Kanatsız Melek olarak tarif edildi. 

Herkesi yüreğiyle kucaklayan , onlarla dertleşen ve yardımına koşan Kanatsız Melek.
Vefat haberinden sonra sosyal medyada yüzlerce paylaşıma denk geldim. Öyle güzel ifadelerle anlatılıyor ki Nasif.

*****************

Yaklaşık 25 yıl önce tanıştım onunla. İstasyon civarında sokak arasında yaklaştı ve “ Çocuk nasıl gidiyor işler. İyi mi?
Ne kazanıyorsun?” dedi.
Korkup kem küm etmiştim. Ufak tefek bir şeydim. 10 yaşlarındaydım. Paramı alacak zannettim. 
“Oğlum ben Lina Ablan korkma. Bak ne diyeceğim. Fırsat bulursan kitap oku. Boya moya bir yere kadar. Dur çay söyleyeyim. İçelim.”
Konuştuğumuz yere yakın bir çay ocağı vardı. İki üç adım atıp seslendi. Çay istedi. Çaycı hemen getirip 
“ Abla afiyet olsun. “ dedikten sonra lafı uzatacak gibi olunca
Lina “ Git millete çay yetiştir oğlum bizi bırak” (gülüşmeler)
Kaldırımdaydık. Kıvrılıp bir kenara oturduk. Çay eşliğinde uzun uzun konuştu. Kitaplardan ve Mersin’den. 

Sonraki yıllarda hep karşılaştık. Her karşılaşmada da aynı sevgi , ilgi. Polifonik Korolar Derneğinde, İçel Sanat Kulübünde, Kültür Merkezinde, Ödül törenlerinde. 
Ben büyüdükçe onu daha iyi anlamaya başlıyordum. 
Şimdi Kanatsız Melek kanatlanıp aramızdan ayrıldı. 
Geriye sevginin neler yapabileceğini öğreten yüzlerce anısı kaldı. 
İyi ki Mersin’den
İyi ki Türkiye’den
İyi ki dünyadan Lina Nasif geçti. 
Yüreğimize dokunup geçti. 
İnsanı çıkarsız sevip geçti. 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve mersintime.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.