Cemal Safi ve Hakan Taşıyan'dan Zamana Ayna Tutan Bir Feryat: HAZİN GELİYOR

“Vicdanım elvermez şeytana uysam

Ağlarsın, kıyamam, canıma kıysam.”

Büyük şair Cemal Safi’nin kaleminden süzülüp Hakan Taşıyan’ın o içten ve has yorumuyla kulaklarımıza ulaşan bu dizeler, sadece bir ayrılık şarkısı değil aynı zamanda çağımızın en temel insani meselelerinden biri olan varoluşsal yalnızlık ve sorumlu bağlanma üzerine düşündürücü bir manifesto niteliğindedir. Bir eğitimci olarak, bu mısraların toplumsal ve bireysel gelişimimize tuttuğu güçlü aynayı görmezden gelemeyiz.

Şiir, "Sevmek şöyle dursun sensiz baharı / Yaşamak ölmekten hazin geliyor." feryadıyla açılır. Bu, bireyin kendi başına yetebilme, kendi iç dünyasında anlam bulma yetisinin zayıfladığı modern çağın trajik bir özetidir. İnsanın mutluluğu ve hatta varoluşu, başka bir bireyin varlığına tamamen endekslemesi sağlıklı bir benlik inşası sürecinde aşmamız gereken en büyük engellerden biridir.

"Kapanmış sabahın bütün yolları / Geceler ömrümden uzun geliyor," dizesindeki uzayan gece, aslında bireyin umut, hedef ve gelecek perspektifi üzerindeki sisin ne kadar yoğunlaştığını gösterir. Bireylerin bilgi ve beceri kazanmanın ötesinde içsel dayanıklılığı geliştirmesinin önemli olduğunu savunuyorum. Bu, hepimizin önündeki en kritik sosyal ödevdir.

Dizelerin ilerleyen bölümlerinde, acının dışa vurumu ve paylaşım ihtiyacı öne çıkar: "Şarkılar deşiyor gönül yaramı / Her telden bir başka hüzün geliyor." Bu durum, günümüzde bireylerin duygusal yüklerini sağlıklı bir şekilde ifade etme ve çevrelerinden anlayış görme ihtiyacının ne denli karşılanamadığını gösterir. Yoğun sosyal etkileşim çağında yaşıyor olsak da, insanlar derin acılarını ve hassas dramlarını paylaşacak gerçek ve güvenli alanlar bulmakta zorlanıyor. Şiirin bahsettiği o "dinlenmeyen dram", aslında bireyin kendini anlaşılmamış ve yalnız hissetme halidir. Toplum olarak, aktif dinleme ve empati kültürünü yeniden tesis etmek zorundayız.

Ancak Cemal Safi, aşkı ve bağlılığı, yüzeysel bir duygudan, etik bir sorumluluğa taşır. Şiirin en güçlü ve öğretici bölümü, vicdanın devreye girdiği kısımdır:

Vicdanım elvermez şeytana uysam

Ağlarsın, kıyamam, canıma kıysam

Bu mısralar, kişinin kendi yıkım arzusunun dahi önüne, sevdiği kişinin duygusal sağlığını koymasıdır. Bu, en yüksek insani değerlerden biri olan merhamet ve fedakârlıkla yoğrulmuş bir bağlanma etiğidir. Kendi acısını gölgede bırakacak kadar güçlü bir empati barındırır. Eğitimciler olarak, gençlerimize aktarmamız gereken en temel mesaj budur: İlişkiler, karşılıklı saygı, sorumluluk ve en önemlisi vicdan üzerine kurulmalıdır. Kendi mutluluğumuz kadar, karşımızdakinin hüznüne karşı da sorumlu olma erdemini benimsemeliyiz.

"Sensiz yaşayamam" sözünün acı bir teslimiyetle akla gelmesi ve Hakan Taşıyan’ın o içli sesinden dökülen "elveda sızısı," bize, bu coğrafyanın insanın duygusal derinliğini ve aşkı ne kadar ciddiye aldığını bir kez daha hatırlatır. Bu şiir, bizlere modern hayatın karmaşasında insan kalmanın, hissetmenin ve sorumluluk almanın değerini fısıldamaktadır. Gerçek bağlılık, yoklukta dahi karşımızdakinin iyiliğini gözetmektir. O zaman tatlı hüzünlere ve hazin sonlara.....